Din

Rukye Nasıl Yapılır? Rukye Ayetleri Nelerdir?

Rukye kötülerden ve hastalıklardan korunmak ve kurtulmak amacıyla okunan sünnet ve Allah’ın sıfatlarıdır. Rukye şifa bulmak bulmak için maddi ve manevi tedavi bulmak için okunan tedavi şeklidir. Peki Rukye Nedir? Rukye Ne Demek? Rukye Ayetleri Nelerdir? Rukye Nasıl Yapılır?

Rukye Nedir? Rukye Ne Demek?

Rukye, şifanın Allah’tan istendiği bir dua şeklidir. Mubah, haram ve şirk olarak 3 grupta incelenir. Mubah olan Rukye Kur’ân-ı Kerim’den ayetler ve Allah Teâlâ’nın isim ve sıfatlarının Arapça olarak okunduğu ve Allah’tan şifa istendiği Rukye’dir. Fatiha suresi ile de Rukye yapıldığına dair hadisler bulunmaktadır. Haram olan Rukye Arapça dışında başka bir dille, bilinmeyen isimler ve anlamsız sözlerle yapılan Rukye’dir. Demir, tuz veya ip gibi nesnelerle Rukye yapılması haram kılınmıştır. Küfür gerektiren anlamlar içeren Rukye ise şirk olarak görülmüştür.

Rukye, Müslüman birinin devam etmesinde sakınca görülmeyen en önemli ilaçlardan biri olarak atfedilmiştir. Kur’an ile tedavi demek olup birçok ayetlerin ve Allah’ın isim ve sıfatlarının okunduğu bir tedavi şeklidir. Kur’anı-ı Kerimden ayetler okuyup hasta olan kişiye hafif şekilde üflemek sureti ile hastayı tedavi etmek ve kötülüklerden korumak için yapılır. 5 özelliği olmayan Rukye’nin faydalı ve caiz olmadığı bilinmektedir. Bunlar;

  1. Rukye, Kur’an-ı Kerim’den, sünnetlerden veya içinde şirk ve günah olmayan duaları içermelidir.
  2. Arapça dilinde olmalıdır.
  3. Rukye’nin şifa vermeyeceğine, şifanın Allah’tan geleceğine inanılarak yapılmalıdır.
  4. Cünüp, mezarlık veya hamam gibi haram olan durumlarda yapılmamalıdır.
  5. Rukye yapan kişinin taka sahibi olması gerekir.

Kur’an-ı Kerim’in ölüm dışında her derde deva olduğuna inanılır. Rukye, herhangi bir hastalığa karşı şifa bulmak ve kötülüklerden korunmak için Kur’an-ı Kerim’den ayetler okumak, Allah’ın isim ve sıfatlarını anmaktır. Birçok derde deva olan Rukye, usulüne uygun olarak yapıldığında caiz kabul edilmektedir.

Rukye Ayetleri Nelerdir?


Genel olarak Rukye yaparken okunabilecek ayetler;

  1. Fatiha,
  2. Ayete’l-Kürsi,
  3. İhlâs,
  4. Felak ve Nâs surelerinin yanı sıra Kur’an-ı Kerim içerisinden rukyeye uygun okunabilecek bazı surelerdir.

Herhangi bir hastalığı olan, bir yakını hasta olan, çocuğuna nazar değdiğini düşünen kişiler rukye yaparak, şifayı Allah’tan isteyebilir. Bir rivayete göre, Peygamber Efendimiz ölüm döşeğindeyken Felak ve Nas surelerini okuyarak, avuçlarını elinin yetiştiği yere kadar vücudu üzerinde gezdirmiş ve rukye yapmıştır.

Hastalıklardan ve kötülüklerden kurtulmak için yapılan ve belirli şartları yerine getiren rukye caiz olabilir. Fakat bazı İslam alimleri ise rukyenin tamamen caiz olmadığını belirtmektedir. Genel olarak bakıldığında rukye, Kuran’dan okunan sureleri içermektedir. Bununla birlikte nasıl ki dileklerimizi ve isteklerimizi Allah’tan dua yoluyla istiyorsak, hastalıklara çare ve şifa bulmak için de dua etmek olağan bir durumdur.

Rukye Nasıl Yapılır?

Rukye ve muskacılık Câhiliye Arapları’nda uygulanmaktaydı. Sihirbazları tabiplerin selefleri kabul eden Araplar tıpla sihir kelimelerini birbirinin yerine kullanıyor, büyülendiğine inanılan kimseye “matbûb” diyorlardı. Bu anlam yakınlığı sebebiyle hadis kitaplarında sihir konusuna rukye, nazar ve tıp konularındaki rivayetlerle bir arada, çoğunlukla da “kitâbü’t-tıb” içinde yer verilmiştir.

Câhiliye Arapları, gizli güçlerin etkilerini yok etmek ve nazardan korunmak amacıyla boyunlarında “nüfre, temîme, nüşre, azâim, ta’vîz (ûze), tevele” gibi adlar taşıyan muskalar taşıyor, hastaların başını veya ağrıyan organını tutarak okuyup üfleyen kâhin ve büyücülerin onlara sıhhat verdiklerine inanıyorlardı.

Câhiz, evlere musallat olan Âmir adlı cini istihdam etmek (azâim) ve dualar okuyup ipe düğüm atmak suretiyle büyü yapan rukyecilerden ve atılan düğümleri çözen okuyuculardan söz eder (Kitâbü’l-?ayevân, II, 186). Cevâd Ali de birçok Câhiliye şairinin rukyeden bahsettiğini ve onun etkisini onayladığını kaydeder; Araplar’ın en çok başvurdukları rukyeler arasında muhabbet ve nefret rukyeleri geldiğini bildirir (el-Mufa??al, VI, 739-754).

Kur’an’da hastaları tedavi eden okuyuculardan (el-Kıyâme 75/27) ve ipe üfleyerek düğüm atan üfürükçülerden (el-Felak 113/4) söz edilerek bu geleneğe işarette bulunulur. Çeşitli hadis rivayetlerinde İslâmî dönemde bazı müslümanların yahudilere başvurup kendilerine okumalarını istedikleri, onların da İbrânîce ve Süryânîce dualar okudukları, durumdan haberdar olan Resûl-i Ekrem’in bunu yasakladığı ve bu işleri yapanların başında Lebîd b. A’sam’ın geldiği kaydedilir (Müslim, “Selâm”, 43). Müslim’in el-Câmi?u’?-?a?î?’inde yer alan rivayetlerden (“Selâm”, 60-64), rukyenin hükmünü öğrenmek üzere Resûlullah’a başvuran Câbir b. Abdullah’ın dayısının eskiden beri bu işi yaptığı anlaşılmaktadır.

KUR-AN’da Geçen Şifa Ayetleri Nelerdir?

Kur’ân ile tedâvide en fazla tatbik edilen metod, şifâdan bahseden âyetlerin okunmasıdır. İmam Kuşeyrî’nin anlattığına göre, oğlu hastalanmıştı. Durumu o derece kötüleşti ki hayatından ümitlerini kestiler. İmam Kuşeyrî, rüyâsında Peygamber Efendimiz’i gördü. Oğlunun hâlini ona arzetti. Allah Resûlü de kendisine Kur’ân’daki şifâ ayetlerini hatırlatarak onları okumasını söyledi. Kuşeyrî, Efendimiz’in tavsiyesini yerine getirince oğlu kısa sürede şifâya kavuştu. (Bkz. Âlûsî, XV, 145, [İsrâ 17/82])

“…Allah, mü’min bir topluluğun kalplerine şifâ versin/gönüllerini ferahlatsın.” (Tevbe 9/14)

“…Gönüllerdeki dertlere şifâdır…” (Yûnus 10/57)

“…Onların (arıların) karınlarından çeşit çeşit renklerde bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır…” (Nahl 16/69)

“Biz, Kur’ân’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifâ ve rahmettir…” (İsrâ 17/82)

“Hastalandığım zaman, bana O şifâ verir.” (Şuarâ 26/80)

“…De ki: O (Kur’ân), inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuz ve şifâdır…” (Fussılet 41/44)

Okuyarak tedâvîde, kalbin ihlâs üzere olması çok mühimdir. Bu usûlün fayda verebilmesi için, ihlâs ve samîmî bir niyetle sırf Allah rızâsı için hareket edilmeli ve gece gündüz Kur’ân ile hemhâl olunmalıdır. Kişinin yaptığı fiiller, söylediği sözleri, okuduğu âyet ve duaları yalanlamazsa, Kur’ân’ın şifâsı daha çabuk tahakkuk eder.

İbn-i Kayyım el-Cevziyye, Kur’ân’ın hem ruhânî hem de bedenî hastalıklara şifâ oluşuyla alâkalı şu îzâhta bulunur:

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu