Bilgi Arşivi

Meşru Müdafaa ve Şartları Nedir?

Meşru Müdafaa ve Şartları Nedir? Meşru müdafaa şartları nelerdir? Meşru müdafaada yasal sınır nasıl belirlenir? Türk Ceza Kanunu (TCK), genel hükümler ve özel hükümler olmak üzere ikiye ayrılır. Genel hükümler, bütün suçlar için uygulanabilecek nitelikteki düzenlemeleri içerir. Suç, her suç tipinin tanımında yer alan unsurların sağlanması koşuluyla oluşur. Suçun oluşumunda suçun genel bir unsuru olarak yer alan hukuka aykırılık unsuru, tüm hukuk düzeni hakkındaki değersizlik yargısını ifade eder. Hukuka aykırılık unsurunu ortadan kaldıran ve fiilin suç teşkil etmesine engel olan nedenlere “hukuka uygunluk nedenleri” denir. TCK’da yer alan hukuka uygunluk nedenleri şöyle sıralanabilir:

  • Kanun hükmünü yerine getirme (m.24/1)
  • Meşru savunma (m.25/1)
  • Hakkın kullanılması (26/1)
  • İlgilinin rızası (m.26/2)

Hukuka uygunluk nedenleri, her biri kendi sınırları içerisinde kalmak şartıyla, başkasının hukuki alanına müdahale hakkı verir.

Meşru Müdafaa ve Şartları Nedir?

Meşru savunmanın TCK’da tanımlandığı kanun hükmü şu şekildedir:

Madde 25- (1): Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.”

Tanımdan da anlaşılacağı üzere meşru savunma; suçun kanuni tarifindeki unsurları sağlamış bulunan fiilin, mevcut saldırıyı defetmek veya korunmak için başka bir yolun olmaması durumlarında işlendiği zaman hukuka uygunluk nedeni teşkil eder. Dolayısıyla meşru savunmanın şartlarının iyi irdelenmesi ve sağlanması gerekmektedir.

Meşru Savunmanın Şartları Nelerdir?

Meşru savunmanın şartları, saldırıya ve savunmaya ilişkin olmak üzere iki ayrı kısımda incelenir. Saldırıya ilişkin şartlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Kişinin hukuken korunan değerlerine zarar verme tehlikesi taşıyan veya zarar veren bir saldırının olması gerekir.
  • Meşru savunmanın konusunu oluşturan saldırı tüm hukuk düzeni göz önünde tutularak yapılan değerlendirme neticesinde hukuka aykırı nitelikte olmalıdır. Bu nedenle hukuka uygun olan bir fiile karşı meşru savunma olamaz. Örneğin, meşru savunma teşkil eden bir fiile karşı meşru savunma olmaz.
  • Saldırının mevcut olması veya gerçekleşmesinin, tekrar etmesinin kesin olması gerekir. Saldırı başlamadan önce veya saldırı bittikten sonra gerçekleştirilen fiiller meşru savunma sayılmaz.

Savunma, saldırana karşı yönelen ve saldırının uzaklaştırılması amacıyla icra edilen her türlü hareketlerdir. Meşru müdafaanın savunmaya ilişkin şartları ise şöyledir:

  • Savunma saldırının ortadan kaldırılması açısından zorunlu olmalıdır. Savunmanın zorunluluğu, saldırının türüne, gerçekleşme şekline, olayın vuku bulma hallerine, savunmada bulunan kişinin içinde bulunduğu şartlara bakılarak karar verilir. Bu bağlamda bazı olaylarda savunmada bulunanın kaçma imkanının bulunup bulunmaması da önem arz eder.
  • Saldırı ile saldırıyı defetmek amacıyla gerçekleştirilen savunma arasında orantı bulunmalıdır. Ölçünün aşılması durumunda sınırın aşılması gündeme gelir. Ölçülülük her olayın taşıdığı hal ve koşullara göre belirlenir.

Bu şartların tümünü sağlayan saldırıyı defetme niteliği taşıyan fiiller hukuka uygun sayılır. Ortada bir hukuka uygunluk nedeni bulunduğu için meşru savunmada bulunan kişi, saldıranın şahsına veya mallarına verdiği zarardan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.63-64 uyarınca da sorumlu tutulamaz. Bu şartların sağlanmaması durumunda sınırın aşılması söz konusu olur.

Meşru Savunmada Sınırın Aşılması Nedir?

Hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması TCK m. 27/1’de düzenlenmiştir:

Madde 27 – (1): Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.”

Meşru savunmada savunmanın ölçüsünün aşılması, sınırın aşılması anlamını taşır. Ancak TCK’nın 27. maddesinin 2. fıkrasında meşru savunmaya ilişkin özel bir düzenleme yer alır:

“(2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.”

Sınırın aşılması somut olayın meydana geliş biçimine, mağdurun yani savunmada bulunan kişinin ruhsal anlamda içinde bulunduğu duruma göre, saldırının savunmada bulunan kişinin idrak yeteneğini etkileme biçimine göre değerlendirilmelidir. Eğer savunmada bulunan kişi sınırı kasten aştıysa kasten gerçekleştirmiş olduğu haksızlıktan dolayı sorumlu tutulur. Eğer savunmada bulunan kişinin sınırı aşması taksire dayanıyorsa taksirle cezalandırılabilecek bir suçsa taksirden dolayı sorumlu tutulur.

Savunmanın saldırıyı defetmek bağlamında belirli bir tepkinin üzerine çıkması durumunda sınır aşılmış sayılır. Örneğin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.12.1984 tarih ve 93/402 sayılı kararında; “Mağdurun baltalı saldırısına uğrayan ve kendisine iki metreye kadar yaklaştığını gören sanığın daha etkili ve üstün güce sahip mağdurun ayağına ve vücudunun öldürücü olmayan bölgelerini tevcih ederek ateş etme olanağına sahip olmasına rağmen, göğüs bölgesini hedef alarak dört el ateş etmesi, onun yasal savunma sınırını aştığını açık biçimde göstermektedir.’’ Meşru savunmada saldırıya uğrayan kişiye kendisini veya bir başkasını korumak maksadıyla verilen hukuki iznin amacı, saldırganın ölümüne yol açmaktan ziyade saldırının sonlandırılması için saldırganı etkisiz hale getirmektir.

Savunmanın sınırının aşılması zaman yönünden de kendini gösterir. Savunma saldırı başlamadan önce veya saldırı bittikten sonra gerçekleştirilmemelidir. Örneğin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04.11.1997 tarih ve 1/149-215 sayılı kararında; “Sanık ise, daha etkin nitelikteki av tüfeği ile maktulün öldürücü olmayan bölgelerine ateş ederek saldırganı etkisiz duruma getirme imkânına sahip olduğu ve saldırının bundan sonraki boyutunun ne olabileceğini, diğer bir deyişle ilk atıştan sonra maktulün saldırısına devam edip edemeyeceğini ön görebilecek durumda bulunduğu halde, atışlara devam etmek sureti ile yasal savunmada zaruret sınırını aşmıştır.’’ Savunma, saldırının gerçekleşmesinin veya tekrar etmesinin kesin olduğu durumlarda da gerçekleştirilebilir. Ancak olayın gidişatından kesin olmadığı veya tekrar etmeyeceği anlaşılıyor ise savunmanın gerçekleştirilmesi sınırın aşılmasıdır.

Kaynakça
  • Koca, Mahmut – Üzülmez, İlhan. Türk Ceza Kanunu Genel Hükümler. 11. Baskı. Ankara: Seçkin Yayınevi, 2018.
  • Ermeydan, İdris. “Yargıtay Kararları Işığında Meşru Savunmada Sınırın Aşılması”. FSM İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi 3 (Bahar 2014): 131-170. (https://doi.org/10.16947/fsmiad.13583)

İlginizi Çekebilir 👇

👉 Yargıtay Kararlarına Göre Hakaret Sayılmayan Kelimeler

👉 Öğrenci Gündemi’ ni İnstagram’dan Takip Etmek İçin Tıklayınız

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu