Gündem

Darbe Dönemlerinde Tutukluların Dağlara ve Denizlere Fırlatılarak Yok Edildiği Ölüm Uçuşları

Biraz daha açalım: Çoğunluğu üçüncü dünya ülkesi diyebileceğimiz bazı ülkelerde, hukuksal yargının geri plana itildiği darbe dönemlerinde bazı mahkum veya siviller deniz ve dağ gibi yerlere helikopterle atılarak ölüme terk edilmiş. Oldukça korkutucu.

Başta 1973 şili askeri darbesinde olmak üzere, dünyadaki bazı ülkelerin darbeler döneminde uyguladığı “ölüm uçuşları” adı verilen ilginç yok etme metodu ufkunuzu açabilir.

Öncelikle ilk başta reformlar ile ülkesini kalkındırmaya çalışan aynı zamanda seçimle iktidara gelen ilk komünist başkan olan salvador allende, reformlar fena halde elinde patlayınca şili’de enflasyon %150’yi görmüştü. dahası 1960’larda dünyada esen sol rüzgarları hala kendini hissettirmekteydi. türkiye’de 12 mart muhtırası verilmiş ve aslında yavaş yavaş yaklaşmakta olan 12 eylül’ün ayak sesleri duyulmaya başlanmış, yunanistan’da albaylar cuntası soğuk savaşta amerika’nın antikomünizm ülküsü için sert önlemler almaktaydı. zira amerika ikinci bir küba örneğinden hele 1970’lerin başında oldukça kaçınmaktaydı.

Neyse efendim lafı uzatmadan 11 eylül 1973 gecesi şili hava kuvvetleri başkanlık sarayı palacio de la moneda’yı bombalamış, ardından şili kara kuvvetleri saraya saldırmıştı.

salvador allende bazılarına göre çatışmada vurularak öldürülmüş, bazılarına göre ise hiç umut kalmadığını anladığında kendini vurarak intihar etmişti. ardından mevcut anayasa feshedilmiş ve 1990’a kadar sürecek olan augusto pinochet diktatörlüğü başlamıştı.

henry kissinger’a darbeden sonra amerika’nın rolü sorulunca,

“ülkesinin insanlarının sorumsuzluğu yüzünden bir ülkenin komünist olmasına seyirci kalamayız. meseleler, şili halkının kararına bırakılamayacak kadar önemlidir.” diye cevap vermişti.

Darbe gerçekleştikten sonra bir karşı devrim olasılığına karşı şili ordusu komünistleri ve dahi komünist olduğundan şüphe ettiklerini tutuklamaktaydı. bu siyasi tutukluların sayısı öyle artmıştı ki bırakın hapishaneleri ve kışlaları, şili ordusu yaklaşık 40.000 kadar tutukluyu başkentte bulunan ulusal stada doldurmuş ve stadı bir nevi açık hava hapishanesine dönüştürmüştü. haliyle bu tutukluların kalabalık olması oldukça sorun yaratıyordu ve şili ordusu buna ilginç bir çözüm getirdi.

tutuklulardan bazıları “kaybedilmek üzere” pasifik okyanusuna, ant dağlarına ve ıssız bölgelere helikopter aracılığı ile atılmaktaydı. düşmenin etkisiyle sağ çıkanlar bile ıssız bölgelere düştüklerinden ölüm garantiye alınmış oluyor ama aynı zamanda tutukluların “öldürüldüğü” ceset yoksa ölüm de yok mantığıyla kanıtlanamıyordu.

bu yöntemle kaç kişinin öldürüldüğü sorusunun cevabı ise oldukça ihtilaflı. o kadar tartışmalı bir konu ki sayılar 100 kişiden başlayıp binlere kadar her yerde değişmekte.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu