Demirbaş Şarl Hikayesi Nedir?
Bir anda sosyal medyada aratılan Demirbaş Şarl ve Hikayesi merak konusu oldu. Aslında ilginç bir hikayesi var Demirbaş Şarl’ın. İsveç’te Karlskrona şehrinde artık kafe olarak kullanılan ve adı Jarramas yani Yaramaz olan bir gemi vardır. Hikayesi taaa 18. yüzyıla uzanıyor. Osmanlıya Sığınan İsveç Kralı olarak da bilinen (Demirbaş Şarl) XII. Karl, Deli Petro ile savaşta yenilince Osmanlı’ya sığınmasıyla birlikte Osmanlı topraklarında 3-5 gün diye niyetlenip 5 sene kadar kalır. Osmanlı topraklarında kaldığı sırada yaşanan ilginç ve hatırı sayılır olaylar yaşayan Şarl, Osmanlı’nın yemek kültüründen de ülkesine bazı yemekler götürmüştür. Peki Demirbaş Şarl Kimdir? Demirbaş Şarl Hikayesi Nedir? İsveç Kralı Demirbaş Şarl Hangi Savaşta Osmanlıya Sığındı? İsveç kralı 12. Karl Osmanlı Devletine Sığınma Nedenleri Nelerdir?
Demirbaş Şarl Kimdir?
Demirbaş Şarl, 1682’de doğdu. Cesaretinden ve savaşlarda gösterdiği başarılardan dolayı Yeniçeriler ve tarihçiler ona Demirbaş Şarl dedi. İsveç kralı on birinci Şarl’ın oğlu olan Demirbaş Şarl, 1697 yılında babasının yerine kral olmuştur. Rusya, Danimarka ve Polonya arasındaki ittifakı bahane edip, Danimarka’ya savaş açmış ve büyük bir zafer kazanmıştı. Daha sonra Rusya ve Polonya’ya savaş açtı.
Rus çarı Deli Petro karşısında önceleri başarılı olduysa da, Moskova’ya kadar ilerlediği sırada kışın ve ordusundaki salgın hastalığın etkisiyle Putlava’da yenildi. O dönem Osmanlı devletinde bulunan Bender’e iltica etti. Demirbaş Şarl bu Osmanlı toprağında beş sene gibi uzun bir süre oturmuş, bu süre içerisinde, Osmanlı Devletini Ruslara karşı sürekli kışkırtmıştır. Baltacı Mehmed Paşa’nın Rus Çarı Deli Petro’yu yenmesiyle sonuçlanan Prut Savaşı, onun teşvikiyle çıkmıştı.
Prut Savaşı sonunda Ruslarla barış antlaşması yapıldığı halde Osmanlı devletini savaşması için kışkırtmaya devam eden Demirbaş Şarl, Bender’den çıkarılmak istendi. Direnen Şarl sonunda ele geçirilerek Dimetoka’da hapsedildi. Fakat kaçmayı başaran Demirbaş Şarl, Macaristan ve Almanya üzerinden İsveç’e geçmeyi başardı ise de orada boğularak öldürüldü (1718).
Demirbaş Şarl Hikayesi Nedir?
İsveç kralı büyük kuzey savaşında düşmanlarının ittifak halindeki ordularını yenilgiye uğratmış ve Rusların başkentine doğru yürümeye karar vermişti ve Rusların büyük çarı Deli Petro’nun yenile yenile yenmeyi öğreneceğiz dediği günlerdi. Ancak İsveç kralının bilmediği bişey vardı Deli petro yenmeyi Poltova kasabası yakınlarındaki ovada öğrenecekti. Poltova savaşında Rus hükümdar İsveç kralının ordusunu yok etti ve o gün yenmeyi öğrendi.
Poltovada ordusu yok olan İsveç kralı için tek bir yol vardı o da güneye doğru uzayıp giden topraklar. Kral kılıç artığı 1000 kadar askeriyle güneydeki toprakların sahibi Osmanlı İmparatorluğuna iltica etti. Osmanlı’nın ağırlamak zorunda kaldığı bir konuğu vardı artık yenik İsveç kralı 12. Şarl. Kral başlangıçta sadece 5 gün kalacağını söylemişti ancak misafirlik 5 sene hatta 5 seneden fazla sürdü.
Osmanlı tarafından ağırlanan kralın masraflarının bütçenin hangi kaleminden karşılanacağı konusunda Osmanlı maliyesinde büyük sorunlar çıkmıştı. Nihayetinde bu misafirliğin öyle 3-5 günlük olmadığı anlaşılmış ve sonunda harcamaların bütçedeki demirbaş kaleminden karşılanmasına karar verilmişti. İşte 12. Şarl’a Demirbaş Şarl denmesinin sebebi de tam olarak budur.
Demirbaş Şarl Osmanlıda kaldığı süre içinde Türkçeye de pek bir ilgi duydu. Eskiz çalışması sırasında çizdiği gemilere yaramaz ve yıldırım isimlerini verdi. Ülkesine döndükten sonra da 2 gemi yapılmasını emretti ve onlara bu isimleri verdi. Demirbaş Şarl’ın bu uzun misafirliği İsveçte etkileri bugün bile hissedilen etkiler bıraktı.Kahve, buzlu şerbet, kahve, kalabalık, köşk ve divan gibi kelimeler İsveç diline girdi, ayrıca Stockholm’de Osmanlı şehir planlarına göre yapıldı.
İsveç Kralı Demirbaş Şarl Hangi Savaşta Osmanlıya Sığındı?
Günümüz Ukrayna sınırları içerisinde yer alan Poltava bölgesinde cereyan eden ve tarihte Poltava Muhaberesi (27 Haziran 1709) olarak bilinen bir savaş gerçekleşir. Bu çarpışma, İsveç Krallığı ile Rusya Çarlığı (Deli Petro) arasında vuku bulur ve savaşı büyük bir hezimet ile İsveç kaybeder. Ordusunun başında bulunan XII. Kral Karl Gustaf, yenilgi sonrası 1500 askeriyle birlikte, o zaman Osmanlı tarafından yönetilen ve günümüz Moldova’sının bir şehri olan Bender’e haliyle de Osmanlı’ya sığınır.
İsveçli krala ve beraberindekilere imtiyazlar ve kolaylıklar sağlanır ve onlar da Bender’in hemen dışına geçici olarak yerleşirler. Kral ve askerleri zamanla şehrin dışında Karlopolis adını verdikleri kendi yerleşim yerlerini kurar, çevre esnafa ödeyemeyecekleri miktarda yüklü borçlar yaratır ve bu duruma artık tahammül edemeyen Benderliler de ayaklanırlar. Geçen yıllar süresince bir türlü İsveç’e geri dönemeyen kral ve askerlerinin oraya daha da yerleşmesi, Bender ahalisi ile olan sürtüşmeleri ve üstelik neden oldukları ekonomik yük ve Rusya ile diplomatik sıkıntılardan dolayı, 1 Şubat 1713 tarihinde Osmanlı idaresi Bender’de duruma müdahale etme kararı alır.
Kral ve askerleri onlara müdahaleye gelen yeniçerilere direnirler. Ancak yenilirler. Bu hadise İsveç tarihinde ‘Kalabaliken i Bender’ diye bilinir ki, tam Türkçesi de ‘Bender’deki kargaşa’ demektir. Zira kalabalık kelimesi bu kral sayesinde İsveççe diline de ‘kargaşa’ olarak girmiştir. (Aynı isimle piyes ve film de yapılmıştır).
Sultan III. Ahmed’in emriyle Bender’e gönderilen yeniçeriler, İsveçli askerleri ve onlarla birlikte olan sivilleri şehirden çıkartarak, Kral Gustaf’ı da beraberlerinde Dimetoka’ya (Edirne yakınlarında, günümüz Yunanistan’ında bir şehre) götürür ve ev hapsine koyarlar. Artık Kral Gustaf, Osmanlı envanterine girmiş bir demirbaştır. Kral Karl Gustaf, artık Demirbaş Şarl (Karl) olarak anılmaya başlanır.
Bender’de ve Dimetoka’da bulunduğu süre boyunca zamanını Osmanlı donanmasındaki gemilerin yapılarına harcayan Demirbaş Şarl, daha sonra (1716-17) İsveç’te inşa edilecek olan Jarramas (Yaramaz) ve Jilderim (Yıldırım) adını verdiği iki gemi tasarlar. Yıldırım firkateyni 1800’lerdeki bir savaşta batarken, Yaramaz ise 1944 yılındaki son seferi akabinde karaya çekilir ve ardından İsveç’in Karlskrona adlı şehrindeki Deniz Müzesi önünde sergilenmeye başlanır.
1714’un Eylül ayına kadar Dimetoka ve İstanbul’da yaşayan Demirbaş Şarl, Osmanlı himayesi altında kaldığı süre içerisinde, askerleriyle beraber aldıkları borçları sonra ödeme anlaşmasıyla, Kasım ayının 11’inde İsveç’e döner. Kral Gustaf’ın ülkesine döndüğü zaman, Sultan’a, Yeniçerilere ve Osmanlı esnafına borçlandığı miktar yaklaşık 2,5 milyon İsveç kronudur.
Borçların geriye ödenmesindeki gecikme dolayısıyla, alacaklı olan tüccarların konuyu yerinde çözme fikri onay alır ve İstanbul’dan İsveç’e gidilmesi için hazırlıklar yapılır. 6 Ocak 1716 günü, İsveç’in güneyinde bir liman kenti olan Karlshamn’a bir gemi yanaşır. Demirbaş Şarl’dan paralarını tahsil etmek için haftalar boyu süren bir yolculuk yapan altmış kişilik Benderli ve İstanbullu gemi yolcuları, şehrin iskelesine çıkarlar. Türk, Ermeni, Rum ve Yahudi tüccarlar, onların aileleri, muhafızları, onlarla birlikte olan bazı askerler ve hizmetkarlarından oluşan bu kafile, neden geldiklerini Karlshamnlılara bildirirler. Şark diyarlarından gelenlerle ilk defa karşılaşan İsveçliler şaşkın heyecanlı ve telaşlıdırlar. Haber kısa zaman içerisinde her yere olduğu gibi başkent Stockholm’e ve kral Demirbaş Şarl’a da ulaşır.
Ülkesine gelen Osmanlılar için hemen konaklayacakları yerler ve günlük harcamaları için bütçe hazırlanır. Borçlarını kısa zaman içerisinde tahsil edip Osmanlı’ya geri döneceklerini ümit eden tüccarların beklentileri o yönde gelişmez. Alacaklarının tahsilatı yıllar sürer ve bu zaman içerisinde, dinsel ve kültürel olarak İsveçlilerle huzursuzluk yaşanır. Osmanlılardan hastalanan olur, başka şehirlere gidip yerleşenler olur, kıskançlık olur, evlenen- boşanan olur, kendi aralarında kavga dövüş ve hatta adam öldürme olur.
1716 yılında İstanbullu Yahudi tüccarlardan biri Karlshamn’daki Polonyalı bir asker tarafından öldürülür. 1717 yılında askerlerden Deli Mustafa adlı biri komutanı olan Ömer Paşa’yı öldürür. Karlshamn’ın göbeğinde gerçekleşen bu cinayetin işlendiği muhitte, günümüzde halen de var olan bir bilgilendirme levhası asılır.
Rivayete göre her ikisi de aynı kıza âşık olmuşlardır. Bu cinayetten sonra Deli Mustafa Karlshamn’da yargılanır ve orada idam edilir. Tüccarlardan birinin hizmetkarı olan Yahudi bir gencin, İsveçli Maria adlı bir kadınla evlilik dışı ilişkisi ve bu ilişkiden de bir kız çocuğun olduğu ortaya çıkar. Hizmetkar, Maria’yı evlenmek vaadiyle kandırmıştır. Ancak kendisinin İstanbul’da evli olduğu öğrenilir.
1719 yılına gelindiğinde borçların sadece bir kısmı Osmanlılara ödenmiştir ki, o da taksitle bazı tüccarlara dağıtılmıştır. Aynı sene içerisinde Osmanlıların tümü Stokholm’e getirildikten sonra ödemeler hızlandırılır. Parasının tamamını alan ve ilk kafileden olan Türkler 1720 yılı itibariyle Stokholm’den ayrılıp Almanya üzeri Osmanlı’ya dönerler. 1724 yılı itibariyle alacaklılar ile İsveç devleti arasında geri kalanın ödenmesine dair bir anlaşmaya varılır ve tüccarların geri kalanı da Osmanlı’daki evlerine dönerler. Biri hariç. O da İstanbullu Solomon Ben Josia adlı biridir ki, 1722 yılında kendi dininden çıkıp Hristiyanlığa geçerek Christian Fredrik adını alır. Kayıtlara göre, 1726 yılında da İstanbul’daki eşinden boşanmış ve sonrasında İsveçli biri ile evlenmiştir.
Demirbaş Şarl ve askerlerinin Osmanlı’ya askerleri ve tüccarlarına olan borçlarının tamamı ancak 1738 yılında tamamen ödenerek son bulur.
Demirbaş Şarl ve onun ardından İsveç’e gelen Osmanlıların bu topluma kazandırdıkları birçok kelime ve kültür zenginliği vardır. Mesela İsveç Köfte diye bilinen ‘köttbullar’ bildiğimiz köftedir. Kiosk kelimesi de Köşk’ten gelir. Bazı yer isimleri ve kişilerin soy isimlerindeki ‘asker/askersund/askerson’ adlandırmaları da Demirbaş Şarl ile birlikte gelen ‘asker’ kelimesi kökenlidir.
Kaynaklar
Memalik-i Osmaniye’de Demirbaş Şarl, A. Refik, 2016
Karlshamn Belediyesi Arşivi
İsveç Kraliyet Denizcilik Müzesi arşivleri
Släkthistoria, 9 / 2017
Sjöväsendet dergisi, Karskoga, 1910
Svenska Dagbladet Gazetesi, 25 Mayıs 2005 sayısı