Gündem

18 Ayda 8 Bin Üzerinde Hekim İstifa Edip Özele Geçti! İstifa Eden Doktorlar Anlatıyor

Sağlık Bakanlığı tarafından Pandemi sürecinde doktorların istifaları yasaklanmıştı. 1 Temmuzdan sonra bu kararın sona ermesi ile çoğu doktor istifa etmeye başladı. 18 Ayda 8 Bin Üzerinde Hekim İstifa Edip Özele Geçti ve istifa yasağının da içinde olduğu toplamda 18 aylık sürede çok fazla istifa olduğu belirtildi.

18 Ayda 8 Bin Üzerinde Hekim İstifa Edip Özele Geçti

Hekimler ve sağlık çalışanlarının çok büyük çoğunluğu hiçbir performans ve diğer ek ödemeleri almadan, gece gündüz çalıştığı dile getirilerek şöyle denildi: “Ek ödeme adı altında verilen, geleceğimize yansımayan ücretlendirme modeli, çalışma barışını bozmaktan başka bir işe yaramamıştır. Pandemi döneminde de pandemi öncesinde de yapılan ek ödemelerin miktarı, dağılımı, tamamen keyfi biçimde yapılmakta olup, adaletten oldukça uzaktır. Ek ödemeler idarecilerin iki dudağı arasından çıkacak söze bağlı olarak bazı kurumlarda ya hiç ödenmemekte ya da onur kırıcı rakamlar ile ödenmektedir.


İstifa Eden Doktorlar Anlatıyor

Almanya’da Medikal Masaj Yapıyorum

(D.K., aile hekimi, İstanbul)

İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde okudum. 4 yıldır da aile hekimi olarak çalışıyordum. Özellikle pandemi döneminde üzerimize binen iş yükü çok yıpratıcı oldu. Buna örnek olarak; çağrı merkezi çalışanı gibi hastaları tek tek telefonla aramamızı söyleyebilirim. O hastaları kapı kapı gezip muayene etme şansım olsa, inanın, gece gündüz demeden çalışırım. Ancak telefonla durum bilgisi almak bir hekimin görevi olmamalı; bir sürü iş yükümüz varken…

Sağlık çalışanlarına şiddet de Türkiye’de kapanmayan yara. Her an ‘başıma bir şey gelir mi’ korkusuyla çalışıyoruz hepimiz. Bir de maaş mevzusu var.Bir ülkede sistemi ayakta tutan hukuk, eğitim ve sağlıktır. Hekimlerin düz maaşları var. Üstü, ek ödeme olarak yatıyor, onlar da düşürüldü. Düz maaşlar ne bir hekimin ne de bir eğitimcinin hak ettiği ücretler… Türkiye’de asistan hekimseniz, başka bir şey yapmaya vaktiniz kalmıyor. TUS (uzmanlık sınavı) dünyada en zor sınavlardan biri. Ona hazırlanmak istiyorsanız ve bir yandan asistanlığa devam edecekseniz, Yemek dahi pişirmemeniz gerekiyor. Hayatınızdan vazgeçiyorsunuz.

İstifa ettikten sonra Almanya’ya geldim. Aile hekimi olarak çalışırken fiziksel ağrıları olan çok hasta geliyordu, ben de yardımcı olabilmek için medikal masaj eğitimi almıştım. Kendime burada bir hayat kurdum, yabancı dil öğreniyorum şu an ve bir yandan da masaj hizmeti veriyorum. Dil sınavını geçtikten sonra burada yine hekim olarak hayatıma devam edeceğim. Şu anki standartlarım Türkiye’ye kıyasla elbette daha düşük ama en azından huzurum yerinde. Burada hekim olarak çalışan arkadaşlarım insani şartlarda nöbet tutuyor. Asistan hekimler hem nöbet tutuyor hem de akademik araştırmalar yürütebiliyorlar. Ailem istifa edeceğimi öğrendiğinde önce çok üzüldü. Hekimliği bırakmamı tabii ki istemediler ancak Almanya’da yapacaklarımı anlatınca ikna oldular. Ben ülkemi çok seviyorum, mecburi hizmetimi de Doğu’da yaptım. Daha yıllarca Doğu’da hizmet verebilirim. Mesleğimi de çok seviyorum. İnşallah bir gün Türkiye’de şartlar düzelir, ben de ülkeme geri dönerim.


(İsmini vermek istemeyen bir iç hastalıkları uzmanı, İstanbul)

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum, 19 yıllık iç hastalıkları hekimiyim. Birçok farklı devlet hastanesinde çalıştım. İstifa edeli henüz bir ay olmadı. Hastayla olan iletişim eskiden çok daha sağlıklıydı. Son 5 yılda ciddi anlamda tükenmişlik sendromu yaşıyordum. Çok fazla hasta bakıyorduk ve çok fazla iş yükü vardı. Roller tamamen değişmişti, hekimliği biz değil, hasta yapıyordu. Hasta, hasta olduğu için değil, ‘kışkırtılmış  sağlık talebi’ için hastaneye geliyordu. Elbette tetkik istemek her hastanın hakkıdır ama hiçbir şikâyeti yokken internetten okuyup, televizyondan izleyip “Komşum baktırmış, şöyle çıkmış, tomografi çektirmiş, şöyle olmuş” diyerek durduk yerde tomografi çektirmeye gelenler var. Bir yandan da öyle bir yoğunluk var ki hastanede, tomografinin zararlarını anlatacak vaktiniz olmuyor. Zaten anlattığımızda da hasta tarafından bazen sözel direnç, bazen de fiziki şiddetle karşılaşıyoruz. Bu sırada gerçekten hasta olan kişiler mağdur oluyor. Oysa hekim-hasta ilişkisi böyle değildir. Hasta şikâyetiyle hekime gelir, hekim muayenesini yapar ve tetkik ister ve deva bulmaya çalışır. Artık bu ortadan kalktı, hekimler teknisyenlik yapıyor! Bu hem çok onur kırıcı hem de mesleki tatmininizi yok ediyor. Ben bu konuda hastaları da suçlamıyorum, tamamen yanlış yürütülen sağlık politikalarının sonuçları bunlar.


Kışkırtılmış Sağlık Talebiyle Hastaneye Geliniyor


10-15 yıl önce de ben hasta muayene ediyordum, gerçekten hasta olan ve doktora ulaşmak isteyen hastalar geliyordu. Dahiliye uzmanıyım ve şunu çok açık söyleyebilirim ki bana gelen hastaların yüzde 60’ı dahiliye hastası değil. Şu an herkes kendi fikrine göre MHRS sisteminden istediği doktora randevu alabiliyor. Randevu sistemi elbette iyi ama kişilerin önce aile hekimine başvurması, onun yönlendirmesiyle doğru hekime randevu alması gerekir. Yine bu sistemde en büyük hata, herkesin her saate randevu alabilmesi. Oysa yaşlı hastaların mutlaka sabahtan gelmesi gerekiyor ki gün içinde tetkik bakabilelim. 75 yaşında amca akşam 16.30’a randevu bulup geliyor. Sonraki gün bir daha tetkik için geliyor, sonra tekrar sonuçlar için geliyor. Yazık bu insanlara…


Olağanüstü bir durumda çalıştık ama çalışmak istememe hakkım da var

Gün içinde MHRS üzerinden 54 randevulu hasta bakıyordum, buna hasta olan personel, personel yakınları, diğer hekimlerin yönlendirdiği hastalar ve kontrol hastaları da eklenince sayı 100’ü buluyor, bazen de geçiyor. Doktorlara, hemşirelere yıl içinde eğitimler verilir. Bu eğitimlerde bize hastalardan müşteri diye bahsediliyor. Yürütülen politikada hekimin hastaya ne kadar şifa bulduğu değil, gelen tüm hastaları muayene edip göndermesi önemseniyor. Hekimlerin ek ödemeleri de performans sistemiyle ayarlanıyor, hasta başına ücretlendiriliyor. Bu da ek ödemelerimizde ciddi bir düşüş demek. Aldığımız çıplak maaşlar çok komik rakamlar. Ek ödemeler de emekliliğe yansımıyor. Eğer yıllık izne çıkarsak hasta bakmadığımız için ek ödememizi alamıyoruz. Son dönemlerde tüm bu anlattıklarımdan dolayı neredeyse depresyona girmiştim. Ayaklarım geri geri gidiyordu. Artık bir sivil savunma kuruluşunda çalışıyorum. Göçmenler ve onların sağlık sorunlarıyla ilgileniyorum. Gerçekten ihtiyacı olan hastalara yeniden deva olmaya çalıştığım için huzur doluyum.


(İsmini vermek istemeyen psikiyatri uzmanı, Van)

1.5 ay önce istifa dilekçemi verdim. Sözleşmeli olarak çalışıyordum, 7 yıllık psikiyatri uzmanıyım. Mecburi hizmetim bitti. 1.5 yıl boyunca pandemi servisinde nöbet tuttum. Çünkü sadece enfeksiyon ve göğüs hastalıkları doktorları yetişemiyordu. Psikiyatrinin dışında başka bir sürü şey yapıyordum. Evet, olağanüstü bir durumdu, çalıştık ama çalışmak istememe hakkım da var. Van, yaşamak istediğim yer değil, mecburi hizmetimi orada tamamladım. COVID-19 sebebiyle psikiyatride yoğunluk artmıştı, biz de başka alanda görevli olduğumuz için psikiyatri hastalarının tedavisi aksadı, takipsiz kaldılar. Bu süreçte saldırgan davranışlarda bulunan hastalarımız oldu.

İstifamı verdikten sonra bayram nöbetlerimi tutmaya devam ettim. Sonra sağlık müdürlüğüne dilekçe takibi için gittim ve Ardahan’da görevlendirme kararımın çıktığını öğrendim. Birkaç gün içinde Ardahan’da olmam gerektiğini söylediler, şoke oldum. İstanbul’da kendime yeni bir hayat planlamış ve evimi boşaltmıştım. Sistemsel bir hata yüzünden görevlendirme kararımı fark etmemişler. 10 günlük de olsa gitmemi, gitmezsem müstafi durumuna düşeceğimi, bir yıl hiçbir yerde çalışamayacağımı söylediler. Ben bu durumu da kabul ettim, “Müstafi olarak da ayırabilirsiniz, gitmeyeceğim” diyerek Van’dan ayrıldım. Ve hâlâ bekliyorum. Bu durum yüzünden kendime yeni bir düzen kuramıyorum. Ya istifa edip bir ay yine çalışmaya devam ediyorsunuz ya da “Göreve gelmiyorum” deyip ayrılıyorsunuz. 10 gün tutanak tutuluyor ve ilişiğimiz kesiliyor. Benim için 10 gün tutanak da tutuldu ancak görev yerim hâlâ Ardahan görünüyor. Ayrılamadım yani.


Fazla Çalışma, Sık Nöbet Tutma, Yoğun İş Yükü, Şiddete Maruz Kalma

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları, “Karanlığa Karşı; Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz – Emek Bizim Söz Bizim” başlığıyla yeni bir mücadele süreci başlattığını düzenlediği basın toplantısıyla duyurdu. “Türkiye’de uygulanan özelleştirmeci ve piyasacı sağlık politikaları ile halkın sağlık hakkı önemli ölçüde elinden alınmıştır” denilen açıklamada özel hastanelerin kamunun olanaklarıyla tekeller haline getirildiği belirtildi. Sağlık çalışanlarının hakları da giderek geriletildiğine vurgu yapılan açıklamada, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin de yoksullaşmadan etkilendiği söylendi.

Uzun saatler kesintisiz fazla çalışma, sık nöbet tutma, yoğun iş yükü, şiddete maruz kalma sağlık ortamlarının olağan hallerine dönüşmüştür. 36 saat hastanelerden çıkamayan genç hekimler, mesai saati kavramı nedir bilmeyen uzmanlar bulunmaktadır. Kamunun yanı sıra özel hastanelerde de yoğun emek harcayan hekimlerin emekleri sömürülmekte, şirket kurdurma ve ciro baskısı gibi ticari zorlamalar ile meslek onuruna yakışmayan uygulamalar ile karşılaşmaktadırlar.”


Binlerce Doktor İstifa Etti

Odanın verilerine göre yalnızca 2020 yılında, 12 bine yakın beyaz kod verilen sağlıkta şiddet olayı yaşandı. Sağlık Bakanı Doktor Fahrettin Koca, 2020 yılının ilk 6 aylık süresi zarfında 2 bin 412 doktorun istifa ettiğini, 522 doktorun özel hastanelere geçiş yaptığını açıklasa da TTB’ye göre 18 ayda 8 binin üzerinde hekim istifası etti. Ayda yaklaşık 80 hekim ise yurtdışında doktorluk yapmayı tercih ediyor.

Açıklamada paylaşılan veriler şöyle:

  • Yüzde 45’inin aylık geliri yetmiyor,
  • Yüzde 76’sı pandemi ek ödemesi almıyor,
  • Yüzde 90’ına göre performansa dayalı ek ödeme sisteminin adaletsiz olduğunu düşünüyor,
  • Yüzde 92’si geçtiğimiz sene TBMM’de kabul edilen, sağlıkta şiddet ile ilgili son yasal düzenlemenin etkili olmadığını düşünüyor.
  • Yüzde 84’ü daha önce hasta veya yakını tarafından sözel ve fiziksel şiddete uğradığını belirtiyor.
  • Yüzde 68’i çalışma şartlarının yoğunluğu nedeniyle hastalarıyla yeterli ve uygun şekilde ilgilenemediğini düşünüyor.
  • Yüzde 72’si çalışma ortamının pandemi koşullarına uygun olmadığını düşünüyor.

Odanın talepleri ise şöyle:

  • Sağlıkta özelleştirmeci, piyasacı politikalar durdurulmalı, sağlık hizmetleri toplumcu bir anlayışla yeniden inşa edilmelidir.
  • Güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmeli, güvenceli çalışma esas olmalıdır.
  • İşyerlerimiz alanın uzmanları ile görüşülerek güvenli, sağlıklı çalışma ortamları haline getirilmelidir.
  • Haftalık çalışma sürelerimiz önerilerimiz çerçevesinde yeniden düzenlenmelidir.
  • Temel ücretlerimiz TTB’nin görüş ve önerileri çerçevesinde belirlenmeli, emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir ödeme sağlanmalıdır.
  • COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılmalıdır! Pandemi süresince çalıştığımız her yıl için derhal 120 gün fiili hizmet süresi zammı verilmelidir.

İstifaları VOA Türkçe’ye değerlendiren TTB Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya, rakamın büyük olduğuna dikkat çekti. İstifa edenlerin çoğunun özel sağlık kuruluşlarında çalışmaya başladığını vurgulayan Yerlikaya, istifa gerekçeleri arasında ağır iş yükü, şiddet ve ücretlendirmedeki sorunlar olduğunun altını çizdi.

Sadece 2020 yılında 12 bine yakın şiddet ihbarı yapıldığını ifade eden Yerlikaya “Bu resmi rakam değil, elimizdeki bizim kendi verilerimiz. Son 18 ay içindeki pandemi sürecinin önemli kısmında istifa ve emeklilik yasağı vardı, 8 bin hekim kamudan istifa etmiştir. Bunların önemli bir kısmı özel sektöre geçtiler. Gerçekten korkunç bir rakam, çok büyük bir rakam. Bunun temel gerekçesi şu; Sağlık Bakanlığı, bu süreçte bütün yükü sağlıkçıların omuzlarına yüklemiş durumda. Meselenin sadece tıbbi mesele olarak görülmesi, pandeminin hastanede karşılanması stratejisizliği bilimsel bir pandemi yönetimi yapılamaması nedeniyle yük, sağlık çalışanlarının omuzlarına yüklenmiş durumda. Çalışma koşullarındaki zorluk, ücretlendirmeyle ilgili sorunların çözümü için bütün çağrımıza verilen yanıtsızlık, tükenmişlik, hekime yönelik şiddet, sadece 2020 yılında 12 bine yakın beyaz kod verilmiş yani sağlıkta şiddet olmuş, yani kaotik bir alana dönmüş durumda. Pandemi de bunun tuzu biberi oldu. Bu nedenle çok sayıda hekim artık mesleğini yerine getiremeyeceğini, kriterlere uygun çalışamayacağını düşündüğü için istifa etti” dedi.


5 Bin Kişi Yurtdışında Çalışma Belgesi İçin Başvurdu

İstifa eden doktorların sadece özel hastanelere geçmediğini ifade eden Yerlikaya, son aylarda 5 bine yakın hekimin yurtdışında çalışma belgesi için TTB’ye başvurduğunu belirtti. Önlem alınmaması halinde sağlık sisteminin kaosa sürükleneceğini savunan Yerlikaya, “Hekimler ülkeyi terk ediyor. Şiddetten, bulaştan koruyacak düzenlemelerin olmaması, sağlıkçıların emeğinin karşılığının verilememesi, güvenli bir gelecek görülmemesi nedeniyle gidiyorlar. Şu anda da bir kaos var. Her şey pandemiye yoğunlaştı. Bu istifaların yurttaşlara çok ciddi bir yansıması olacak, artarak devam edecek, sağlıkla ilgili ciddi sorunlar olacak. İnsanlar sağlığa erişemeyeceği için etkilenecek. Özlük haklarıyla ilgili iyileştirmeler yapılamazsa, ekonomik krizin etkilerini giderecek bir düzenleme yapılamazsa kamudaki erime daha da fazla olacak. Yurttaşlar özel hastanelere mecbur kalacak” dedi


➡Diğer gündem haberleri için TIKLAYINIZ


Öğrenci Gündemini Sosyal Medya Hesaplarımızdan Takip Ederek Güncel Bilgilere Daha Hızlı Bir Şekilde Ulaşabilirsiniz.

Öğrenci Gündemi: Instagram

Öğrenci Gündemi: Twitter

Öğrenci Gündemi: Facebook

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu